
Kişinin Kamu Görevlilerini Şikayet Ehliyeti
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin "Adil yargılanma hakkı" başlıklı 6. maddesinde "Herkes davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, ... bir
mahkeme tarafından, ... görülmesini isteme hakkına sahiptir. " yazmaktadır.
Anayasanın "Hak arama hürriyeti" başlıklı 36. maddesinde; " Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. " yazmaktadır.
Yine Anayasanın "Yargı yolu" başlıklı 125. maddesinde; " İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. " yazmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2. maddesine göre; İdari dava türleri şunlardır: İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları, ..."
İncelemeye konu olayda giderilmesi üzerinde durulması gereken, davacıların kendilerini doğrudan ilgilendiren hususlarda ilgili kamu görevlileri hakkındaki şikayetleri sonucu yapılan incelemeler neticesinde, konuyla ilgili olarak işlem tesis edilmesine gerek görülmemesine yönelik işlemlerin iptali istemiyle açılan davalarda, davacıların subjektif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığına
ilişkindir.
Yukarıda metnine yer verilen 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesinde yer alan ve iptal davasının subjektif ehliyet koşulu olan "menfaat ihlali" kavramı doktrinde ve içtihatlarda dava konusu işlemle davacı arasında kurulan kişisel, meşru, güncel bir menfaat ilişkisi olarak tanımlanmaktadır. Sözü edilen menfaat ilişkisinin varlığı ve sınırları her olayda yargı yerince uyuşmazlığın niteliğine göre belirlenmektedir.
İptal davasına konu olan işlemin davacının menfaatini ihlal ettiğinden söz edilebilmesi için davacıyı etkilemesi, yani davacının kişisel bir menfaatini ihlal etmesi, işlem ile davacı arasında ciddi ve makul bir ilişkinin bulunması gerekmektedir.
“Meşru menfaat” ilgisinden kasıt, kişi ile işlem arasında hukuken kabul edilebilir, dinlenebilir, korunmaya değer bir ilginin varlığı iken; “kişisel menfaat” ilgisiyle işlemin, kişinin hukukunu etkilemesi, kişi bakımından hukuk aleminde sonuç doğurması kastedilmektedir.
Başvuruya konu olan kararlarda, davacıların muhatap oldukları kamu görevlilerinin, davacılara yönelik fiillerinin şikayet konusu edilerek bu kamu görevlileri hakkında disiplin işlemi tesis edilmesinin istendiği, idareler tarafından yapılan incelemeler neticesinde ilgili kamu görevlileri hakkında işlem tesis edilmesine gerek görülmediği, bu hususun davacılara bildirilmesi üzerine bakılan davaların açıldığı görülmektedir.
Bu çerçevede konu değerlendirildiğinde, aykırılığın giderilmesi istemine konu kararlardaki gibi şikayet konusu olayların davacıların kişilik haklarını doğrudan ilgilendiren niteliklerinin bulunması halinde ya da şikayet neticesinde tesis edilen idari işlemin davacıların maddi veya manevi haklarının tazmini ile ilgili hukuki sonuçlar doğurabilmesi ihtimalinin varlığı halinde ve bu hususlar davacılar tarafından açıklanarak ortaya koyulabiliyorsa menfaat ihlalinin ve dolayısıyla subjektif dava ehliyetinin mevcudiyeti kabul edilmelidir.
