
Yalnız para alacakları için öngörülen genel haciz yolu ile takip, alacaklının icra dairesine yapacağı bir takip talebi ile başlar. Takip talebini alan icra dairesi, borçluya bir ödeme emri gönderir. Borçlu, borçlu olmadığını süresi içinde icra dairesine bildirerek ödeme emrine itiraz edebilir (Kuru, B: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflas Hukuku, ..., 2017 s. 87 vd.).
Borçlu, borcun tamamına itiraz edebileceği gibi, yalnızca bir kısmında da itiraz edebilir. Kısmi itiraz olarak adlandırılan bu durumda itiraz edilen borç kesimi için icra takibi duracaktır. Elbette ki borçlunun kabul ettiği miktar için icra takibi durmayacağından; alacaklı, kabul edilen kısım yönünden takibe devam edilmesini isteyebilir. Alacaklı itiraz ile duran takibe ancak itirazın iptali davası ve itirazın kaldırılması yollarına başvurarak devam edebilir.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenen ödeme emrine itirazın iptali davası (konusu borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan), bir eda davasıdır. İtirazın iptali davası, takip alacaklısı tarafından, ödeme emrine (süresi içinde) itiraz etmiş (İİK m. 62) olan takip borçlusuna karşı açılır. Alacaklı davayı kazanırsa (yani, mahkeme borçlunun borçlu olduğu kanısına varırsa), mahkeme, borçlunun itirazının iptaline karar verir; işte bundan dolayı, bu davaya itirazın iptali davası denir (Kuru, s.107).
İİK m. 68-68/a'daki yazılı belgelerden birine sahip bulunmayan alacaklı, itirazın hükümden düşürülmesini sağlayabilmek (yani, itiraz ile duran icra takibine devam edilmesini isteyebilmek) için, yalnız itirazın iptali davası yoluna başvurabilir; icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyemez. Buna karşılık alacağı m.68-68/a'daki yazılı belgelerden birine bağlı olan alacaklı, itirazın iptali için mahkemede dava açmak (İİK m. 67) veya itirazın kaldırılması için icra mahkemesine başvurmak (İİK m. 68-68/a) hususunda, bir seçim hakkına sahiptir (Kuru, s.107 ).
O hâlde İİK’nın 67 ve devamı maddelerinde düzenlenen itirazın iptali davasının açılabilmesi için ilamsız takip yapılmış olması, borçlunun bu takibe itiraz etmesi, alacaklının, itirazın kaldırılması için icra mahkemesine başvurmaması, itirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren bir yıl içinde alacaklının mahkemeye başvurmuş olması gerekmektedir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibi konusu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Borçlu süresi içinde ödeme emrine itiraz etmemiş (veya süresi geçtikten sonra itiraz etmiş, itiraz geçersiz bulunmuş) ve bu nedenle ilamsız icra takibi kesinleşmiş ise alacaklının artık itirazın iptali davası açmakta hukukî yararı yoktur. İtirazın iptali davası, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (Deynekli, A.-Kısa, S: İtirazın İptali Davaları İcra İnkâr ve Kötüniyet Tazminatı, ... 2013 s. 80).
