
4857 sayılı İş Kanunu’nun “Ücret ve ücretin ödenmesi” başlıklı 32. maddesinin 1. fıkrası uyarınca; “Genel anlamda ücret bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır”.
Ücret, asıl (çıplak, temel) ücret ve geniş anlamda (giydirilmiş) ücret olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Asıl ücret, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 32. maddesinin 1. fıkrasında tanımlanan ücret olup, çıplak ya da temel ücret olarak da adlandırılmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun asıl ücret olarak nitelendirdiği işçiye ödenen temel (çıplak) ücret, para ile (nakden) ödenen tutardır. Diğer bir deyişle, temel ücret aynî (eşya) olarak kararlaştırılamaz ve ödenemez. Temel ücrete işçiye sağlanan ikramiye, prim, sosyal yardımlar ve diğer ücret ekleri gibi yan menfaatler dâhil değildir (Süzek, Sarper: İş Hukuku, 18. Baskı, İstanbul 2019, s.351). Geniş anlamda (giydirilmiş ücret) ücret ise, asıl ücret yanında işçiye ikramiye, prim, komisyon, kâr payı gibi ödemelerle, sosyal yardım niteliğindeki yemek, yol, giyim, yakacak, konut ve benzeri parasal veya para ile ölçülebilen yararların eklendiği ücrettir.
4857 sayılı İş Kanunu uyarınca bazı ödemelerde geniş anlamda ücret dikkate alınmaktadır. Örneğin Kanun’un 17. maddesinin son fıkrasına göre ihbar tazminatının hesabında 32. maddenin 1. fıkrasında yazılan ücrete ek olarak işçiye sağlanmış para veya para ile ölçülmesi mümkün sözleşme ve Kanundan doğan menfaatler de göz önünde tutulur. Benzer durum kıdem tazminatının hesabında da görülmektedir. Zira 4857 sayılı İş Kanunu’nun 120. maddesi ile hâlen uygulanmakta olan mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca, asıl ücrete ilaveten işçiye sağlanmış olan para ve para ile ölçülmesi mümkün akdî ve kanundan doğan menfaatler de kıdem tazminatı hesabında dikkate alınır.
Sosyal yardım niteliğindeki yemek ücreti, işveren tarafından işçiye, işyerinde geçen süre boyunca beslenme ihtiyacını karşılaması için ödenen tutarı ifade etmektedir.
Bir işyerinde yemek ücretinin ödenip ödenmeyeceği iş sözleşmesi ile kararlaştırılabileceği gibi, işyerinde fiili uygulama ile de yemek ücretinin ödenmesi söz konusu olabilir. Yemek yardımı nakdi olabileceği gibi, yemeğin aynî olarak verilmesi veya yemek kartı ya da yemek kuponu verilmek suretiyle de yapılması mümkündür.
Yol parası ise, işverenin işçiye işe geliş ve işten dönüşte ulaşımı sağlaması adına ödediği tutardır. Yol parası, işçinin ikamet ettiği bölge ve işyeri arasındaki mesafeye ve kullandığı ulaşım şekline göre değişir. İşveren farklı yollarla işçiye ulaşım sağlayabilir. Buna göre işveren işçiye her ay yol parasını nakit olarak ödeyebileceği gibi, işçinin yol kartına para yatırmak suretiyle de yol parasını ödeyebilir. Bir diğer yöntem ise, işverenin işçiler için servis imkânı sağlaması ya da işçiye yakıt parası ödemesi şeklindedir.
4857 sayılı İş Kanunu kapsamında işverenin çalışanlarına yemek veya yol ücreti ödemesi gerektiği konusu ile ilgili herhangi bir zorunluluk bulunmamakta olup, bu ödemeler işverenin inisiyatifindedir.
