
İNTERNET BANKACILIĞI DOLANDIRICILIĞI VE ZARARIN BANKADAN TAZMİNİ
Olay:
(X) şirketinin (Y) bankası nezdindeki hesaplarından EFT yoluyla 3. kişilerin hesaplarına internet bankacılığı dolandırıcılığı suretiyle iki defa yapılan işlemle toplam 124.967,00 TL aktarılmıştır.
Şirket tarafından; banka hesabının bankanın kusurundan kaynaklı olarak ele geçirildiği, şirketin bir kusurunun olmadığı, bu nedenle 124.967 TL’nin faiziyle birlikte bankadan alınarak şirkete verilmesine karar verilmesi gerektiği davada ileri sürülmüştür.
Banka ise; davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, söz konusu EFT işleminin davacı şirketin sürekli kullandığı IP’den yapıldığını, davacının hesap bilgilerini koruyamadığını, bankanın gerekli uyarıları yaptığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Ön Bilgi:
Burada önemle belirtmeliyiz ki, uyuşmazlığa konu maddi kaybın yaşandığı süreçte, arabulucuya başvuru uygulaması yürürlükte olmadığı gibi söz konusu maddi kayba ilişkin tutar tüketici hakem heyeti başvuru sınırının da altındadır. Yine bu süreçte istinaf kanun yolu da yürürlükte değildir. Bu nedenle süreç doğrudan ilk derece mahkemesi nezdinde başlamış, sonuçlandırılmış ve Yargıtay’ın onama kararıyla tamamlanmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
Mahkemece yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacı şirketin davalı banka aleyhine alacağın tahsili için ilamsız takip başlattığı, takibe itiraz edildiği, davacının internet bankacılığı hesabına üçüncü kişilerin girmesi sebebiyle hesaptan üçüncü kişilerin hesabına 124.967,00 TL aktarıldığı, davacı ile davalı banka arasındaki sözleşmenin davacı müşteriye 3. kişilerin hesapla ilgili bilgileri, şifre vs edinmemeleri konusunda özen borcunu yüklediği, özen borcu nedeniyle kusur oranlarının hesaplanıp, buna göre zararın Borçlar Kanunu’nun 44. maddesi uyarınca paylaştırılması gerektiği, davacı müşterinin sözleşmeden doğan koruma yükümlülüğüne aykırı davrandığı hususunda ispat yükünün davalı bankada olduğu, davacının müterafik(paylaşımlı) kusurundan söz edilebilmesi için davacıya ait şifre gibi bilgilerin davacı kanalıyla ele geçirildiğinin kanıtlanması gerektiği, davacının işlemi öğrenir öğrenmez savcılığa başvurduğu, davalının aksini ispat edemediği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm davalı banka vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay Kararı:
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, mahkeme kararının onanmasına karar vermiştir.
Değerlendirmemiz:
Söz konusu dolandırıcılık olaylarının gerçekleşmesi halinde banka sorumsuz olduğunu veya dolandırıcılık işleminin gerçekleşmesinde hesap sahibinin de kusurlu olduğunu ispatlarsa ancak sorumluluğundan hesap sahibinin kusuru oranında kurtulabilir. Aksi halde dolandırıcılık işlemine konu tüm paranın iadesi ile yükümlü olacak kişi banka olacaktır.
Somut olaydaki gibi uyuşmazlıklarda ispat yükünün bankada oluşu mağdur (huzurdaki uyuşmazlığın davacısı) açısından avantajdır. Bu avantajın yargılama esnasında kullanılması dolandırılan/mağdur edilen(olayda davacı şirket) lehinedir.
Bu bakımdan usule ilişkin süreçte sorun yaşamama adına ve haklılığı doğru şekilde ileri sürebilme adına; tüm bu süreçlerin, başından itibaren hak kaybına uğramama adına bir avukat vasıtasıyla takip edilmesini önermekteyiz. Zira; ofisimize gelen bir dosyada mağdur tarafından işletilmeye çalışılan süreçte usuli hatalar yapıldığını ve bu hatalardan bazılarının hakka erişim noktasında geri dönüşü olmayan hatalar olduğunu görmekteyiz.
Av. Gamze ÇELİKKOL
