
Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmeliğin, "ecrimisilin tespit ve takdir edilmesi" başlıklı 85. maddesi şöyledir; " Ecrimisilin tespit ve takdirinde; ilgisine göre belediye, ticaret odası, sanayi odası, ziraat odası, borsa gibi kuruluşlardan veya bilirkişilerden soruşturulmak suretiyle edinilecek bilgiler ile taşınmazın değerini etkileyecek tüm unsurlar göz önünde bulundurulur. "
Ecrimisil hesaplanırken neye göre hesap yapıldığı açık olmalıdır. Aksi durum hukuki belirlilik ilkesine aykırı olur ve dava konusu işlemin iptaliyle sonuçlanır.
Yine Aynı Yönetmeliğin "Ecrimisilin tespit ve takdir edilmesi" başlıklı 85/1. maddesinde (Değişik:RG-10/4/2011-27901); " Hazine taşınmazlarının kişilerce işgale uğradığının tespit edilmesi hâlinde, tespit tarihinden itibaren onbeş gün içinde "Taşınmaz Tespit Tutanağı"na (Ek-8) dayanılarak, tespit tarihinden geriye doğru beş yılı geçmemek üzere bedel tespit komisyonunca ecrimisil tespit ve takdir edilir. " denilmektedir.
Taşınmazın mülkiyet bilgisi edinilmeksizin, göz önüne alınmaksızın, tespit/takdir tutanağının doğruluğu irdelenmeksizin, emsal fiyat araştırması usulüne uygun yapılmaksızın(kira bedelleri, alım-satım rayiç bedelleri, yerin fiili durumu, büyüklüğü, ekonomik amaçlı durumu, fiziki şartları, ticari sirkülasyonu, değerini negatif yönde etkileyen faktörler ve emlak vergi değeri değerlendirilmemiştir.), söz konusu yerin mevcut kullanım şekli değerlendirilmeksizin, ekonomik gelişmelerin belirlenen miktara etkileri, TÜFE vs. endeksler gibi objektif etkenler değerlendirilmeksizin düzenlenen ecrimisil ihbarnameleri usul ve hukuka aykırı olacaktır.
Ecrimisil tahakkuk ettirilmesi, idari yaptırım uygulanması yahut tesis edilecek herhangi bir idari işlem için kamu otoritelerinin sınırsız bir takdir yetkisine sahip olduğu asla düşünülemez. Nitekim Danıştay'ın bu konudaki içtihatları dikkate değerdir. Örnek karar şöyledir; " .... bu konuda başka tespitler yapılmadan yalnızca bu tutanak dikkate alınmak suretiyle dava konusu işleme dayanak alınan rapor hazırlandığı görülmüş olup, davacıya ait iş yerinde çalışan işçilerin bildirilmediği hususunun somut bilgi ve belgelerle açık bir biçimde ortaya konulamadığı anlaşılmaktadır. Kişi hakkında ceza yaptırımı uygulanabilmesi için fiilin, somut bilgi ve belge ile aksine ihtimal verilmeyecek şekilde ispatlanarak sübuta erdirilmesi gerektiğinden, yapılan tespitlerin açıkça ortaya konulamaması nedeniyle verilen para cezasında hukuka uyarlık bulunmamıştır. " (Danıştay 15. Dairenin 05/11/2015 tarih ve E: 2011/12000, K:2015/6977 sayılı kararı)
Av. Gamze ÇELİKKOL
